Görülme sıklığı % 0.2 - 6 arasında değişen Skolyoz bilinen en eski omurga deformitesidir. Travma, doğumsal gelişim bozuklukları gibi çok çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebildiği gibi, skolyoz olgularının %80’inin nedeni bilinmemektedir. Genellikle gelişme çağının başlangıcında, çocukta omuz asimetrisi, sırtın bir bölümünde kabarıklık, kalçaların aynı seviyede durmaması gibi bulgularla anne ve baba tarafından fark edilir.
Skolyoz omurganın yana 10 derecenin üzerindeki eğilmedir. Normal ve sağlıklı omurgada, omurlar arkadan bakıldığında yukardan aşağıya yani boyun, sırt ve bel bölgelerinde düz bir hat şeklinde uzanır. Skolyozda ise omurlar sağa veya sola doğru yer değiştirir ve aynı zamanda kendi eksenleri etrafında döner. Bu nedenle üç boyutlu bir deformite (şekil bozukluğu) olarak tanımlanır.
Skolyoza bağlı olarak omurga dışında kalça, göğüs kafesi ve kürek kemiklerinde de kaymalar oluşur, duruş ve görüntü bozukluğu ortaya çıkar. Gelişme çağındaki çocuklarda bu durum, gelişen ve büyüyen omurgada anormal yüklenmeye ve bunun sonucu olarak da omurlarda deformelere neden olur.
Skolyozun görülme sıklığı % 0.2 - 6 arasında değişmektedir. Kız çocuklarda daha sık ve ilerleme daha fazladır. Okul çocuklarında %1.5 oranında görülmekte olup, Türkiye’de en az 150.000 çocukta skolyoz olduğu tahmin edilmektedir.
Okul öncesi dönemde erkeklerde sıkça görülen bu rahatsızlık, ergenlik dönemindeki kızlarda büyüme hızına da bağlı olarak 3-5 kat daha fazla görülür. Erken dönemde hastada kuvvetli bir şikayete neden olmayan skolyoz, çoğunlukla okul taramaları sonucu ya da herhangi bir nedenle çekilen röntgen grafilerinde tesadüfen tespit edilir. Diğer yandan, çocuğun gövde görünümündeki bozukluk, ailelerin doktora başvurmasındaki en önemli nedenlerdendir. Omuzlarda, kürek kemiklerinde, meme seviyesinde ve bel kıvrımlarında görülen simetri bozuklukları ilk göze çarpan bulgulardır. Bu duruma bel ve sırt ağrıları da eşlik edebilmektedir. Eğriliğin derecesi arttıkça solunum sıkıntısı da ortaya çıkabilmektedir.
Skolyoz erken dönemde hastada belirti göstermeyebilir. Skolyoz belirtileri kendisini gösterse de dahi kişide çok şikayet oluşturmadığı için çoğu zaman harekete geçilmemektedir. Şikayet varsa bile çok az düzeydedir. Bu nedenle ya okul taramaları sonucu ya da herhangi bir nedenle çekilen röntgen grafilerinde tesadüfen tespit edilir. Aileyi hekime götüren ilk bulgu genellikle görüntü bozukluğudur. Nedeni bilinmeyen skolyozda ilk fark edilen bulgu bir omuzun diğerine göre daha yüksekte olmasıdır. Kürek kemiklerinde, meme seviyesinde, bel kıvrımlarında ya da gövdede asimetri ilk göze çarpan görüntü bozukluklarıdır. %40 olguda sırt ve bel ağrısı mevcuttur. 50 derecenin üzerindeki eğrilikler solunum sıkıntısına neden olabilir.
Skolyozun doğal seyri her zaman aynı kalmayabilir. Omurga eğriliği ilerleyebilir, aynı kalabilir veya nadiren düzelebilir. Birbirini izleyen iki veya daha fazla muayenede 20 derecenin üzerindeki eğriliklerde omurgada 5 derece veya daha fazla artış olması, 20 derecenin altındaki eğriliklerde 10 derecelik artış olması ilerleme olarak düşünülür. Çift eğrilikler, sırt bölgesindeki eğrilikler, kız cinsiyet, tanı sırasında eğriliğin derecesinin büyük olması 10 yaşın altında tanı konulan eğrilikler ilerlemeye meyillidir. 30 derecenin altındaki eğriliklerde ilerleme oranı oldukça düşüktür. Skolyoz dereceleri şöyle sıralanır;
Kronolojik Sınıflandırma
Yerleşimine Göre Sınıflandırma
Skolyozun anatomik yapısı incelendiğinde boyun omurları, boyun ve üst sırt, bölgesel sırt omurları, alt sırt ve bel omurları, bölgesel bel omurları şeklinde sınıflandırılabilir.
Açısal Sınıflandırma
Açısal skolyoz derecelendirilmesi için görüntüleme yöntemlerinden faydalanılır. Görüntüleme yöntemi sonrasında omurgadaki eğrilik açı cinsinden teşhis edilir. Bu yöntem özellikle skolyoza cerrahi anlamda müdahale gerekliliğinin kararlaştırılması esnasında faydalıdır.
10 derecenin altındaki açılar: Tıp dilinde "spinal asimetri’’ adını alan bu derece kişinin sağlığı üzerinde herhangi bir etkisi bırakmaz. Eğriliğin tedavi edilmesi için eğriliğin 10 derecenin üzerinde olması gerekir. Düşük dereceli eğriliklerin ilerleyen zamanlarda skolyoz riski oluşturmaması hastanın belirli aralıklarla muayene edilmesi gerekir. Burada önemli olan skolyozun ilerleyip ilerlemediğinin tespitinin yapılmasıdır.
20 ile 40 derece arasındaki açılar: 20 ile 40 derecelik eğrilikler daha çok ergenlik döneminde görülür. Orta seviye skolyoz olarak kabul edilen bu derecede çoğunlukla egzersiz, fizik tedavi ve korse oldukça etkilidir.
40 derecedeki açılar:40 derecelik skolyoz eğrileri büyümesini ve ilerlemesini büyük ölçüde tamamlamıştır. Cerrahi müdahalenin yapılabilmesi için sırt eğriliğinin 45-50 derece üzeri olması; bel bölgesindeki eğriliğin ise 40 derece olması gerekir.
Skolyoz hastalarının %80’inde eğriliğin nedeni saptanamamaktadır. Ancak, skolyoza neden olan yapısal bozukluklara bakıldığında; doğumsal yapısal bozukluklar, sinir ve kas hastalıkları (serebral palsi, siringomiyeli, çocuk felci, kas hastalıkları vb), omurga tümörleri, travma, omurga enfeksiyonları, metabolik hastalıkların neden olabileceği söylenebilir. Ayrıca duruş bozuklukları, bacaklardaki uzunluk farkı da skolyoz nedenlerindendir. Skolyoz nedenlerini kısaca şöyle açıklanabilir;
Skolyoz tanısı çocuğun muayenesi ile saptanabilir. Çıplak omurgaya karşıdan bakıldığında orta hattaki asimetri fark edilebilir. Çocuk öne eğildiğinde bir tarafa eğilme ve eğriliğin olduğu diğer tarafta kaburga kabarıklığı göze çarpar. Bu görünüme rip hump (kaburga paketi) denilir. Bu görüntüyü bazı “dengeli skolyoz” olgularında fark etmek zor olabilir.
Skolyoz tanısında ilk olarak röntgen filmi çekilir. Amaç, omurgadaki eğriliği doğrulama, büyüklüğünü ve yerini saptamak ve eşlik eden kemik yapıya ait kalıtsal bir bozukluk olup olmadığını tespit etmektir. Altı aylık aralarla röntgen filmi çekilip skolyozun takibi yapılmalıdır. Öte yandan, nörolojik bozukluğu olan veya cerrahi uygulanacak hastalara kemik sintigrafisi, bilgisayarlı tomogtafi (CT) veya manyetik rezonas (MR) gibi diğer görüntüleme tetkikleri uygulanabilir.
Skolyoz şüphesiyle çekilen direkt radyografilerle tanı kolaylıkla doğrulanır. Çok nadiren MR çekilmesine gerek vardır. Skolyozun takip ve tanısında radyolojik tetkike sık başvurulduğundan gelişme çağındaki bu çocuklarda yumurtalıkların ve göğüslerin kurşun plakalarla korunmasına çok özen gösterilmelidir.
Skolyoz eğrilikleri majör ve minör eğrilik olarak tanımlanır. Eğriliğin en çok açılandığı, yani dik eksenden en çok dönen ve orta hattan en çok uzaklaşan omurların bulunduğu yere apeks (tepe) denir. Skolyoz apeksin bulunduğu omurga seviyesine göre de isimlendirilir. Apeks boyun bölgesinde ise servikal, bel bölgesinde ise lomber, sırtta ise torakal skolyoz olarak isimlendirilir. Bazen birden fazla bölgede aynı anda görülebilir: Örneğin hem sırt hem de belde olduğunda, torakolomber skolyoz olarak tanımlanır. Genellikle sırt (torakal) bölgede daha sıktır.
Çekilen grafilerde skolyozun formu ve derecesi belirlenir. Bunun için en sık kullanılan yöntem Cobb açısıdır. Cobb açısı ve büyümenin yaşı ile skolyoz takip edilir ve uygun tedavi yöntemlerine karar verilir. Cobb açısı eğilmenin başladığı omurganın üst sınırı ile eğilmenin bitiği omurganın alt sınırına çizilen çizgiler yardımıyla ölçülür. Bu çizgilere çizilen dikmeler (yani eğriliğin başladığı omurun ekseniyle bittiği omurun ekseni) arasındaki açıya bakılır).